Bilim ve Din Sitesi


  • 05.14.2013
    Kitabımın gördüğü ilgi üzerine Cumhuriyet gazetesinin benimle yapmış olduğu yeni röportaj : Ateistlere Ayrımcılık Artıyor

    06.14.2012
    Kitabım Ateizmi Anlamak çıktı. Kitabı edinme seçenekleri için: Ateizmi Anlamak

    06.19.2012

    “İnanç Özgürlüğü Girişimi” / “Freedom of Religion or Belief Initiative” tarafından benimle yapılan röportaj bugün yayınlandı: Türkçe:İÖG İngilizce:FoRB

    01.12.2010

    Radikal gazetesinden Berrin Karakaş, bizimle Türkiye’de Ateizm üzerine yaptıkları röportajın küçük bir bölümünü şu yazıda yayınlamış: Türk Ateistler Rahatsız

    Röportajın tamamını şurada okuyabilirsiniz: Radikal röportajı

  • İnançlılar İçin Düşündürücü Sorular

    Gönderen 14/01/2018 18:39

    Kader ve Özgürlük

    · Kaderimiz çiziliyse kararlarımızdan niye sorumlu tutuluyoruz?

    · Yok eğer hür irademiz varsa, niye bazı şeyleri seçtiğimizde cehenneme atılıyoruz?

    · Biz seçimlerimizde özgürüz, kader sadece Tanrı’nın bizim seçimlerimizi önceden bilip takdir etmesidir diyerek bu işin içinden çikmaya kalkmayın. İnsan verdiği kararları çevresindeki koşullara ve faktörlere göre verir. Bu koşullar ve faktörler ise Tanrı’nın kontrolu altında,

    hatta onun sebep olduğu şeyler olduğundan, Tanrı eğer denilen vasıflara sahipse, insan gerçekten özgür olamaz. Durum bu olmasa ve Tanrı insanı gerçekten özgür kılabilecek (ve kılmış) olsa, yani insanın kararları konusunda Tanrı’nın hiçbir kontrolü olmasa, o zaman da bu durum Tanrı’nın özgürlüğünü kısıtlar. İnsanın özgürlüğü ve iradesi Tanrı’nın mutlak iradesiyle çelişir. İnsan gerçekten seçimlerinde özgürse ve Tanrı’nın bunda hiçbir rolü yoksa, fonksiyonu sadece bunları baştan bilmekten ibaretse, bu Tanrı’nın gücüne sınır koyar. Tanrı herşeye kadir olduğuna göre, bizim seçimlerimiz de onun onayı ve bilgisi dahilindedir. Hatta çevremizdeki her şeyi o yarattığından, seçimlerimiz de dolaylı olarak onun sebep olduğu şeylerdir. Dolayısıyla, hem Tanrı hem de insan bir arada ozgur olamaz. Cüz-i irade ve külli irade ayrımı da bu işi çözmeye yetmez. Bu çelişki dinlerin doğasında vardır ve din adamları bunun içinden agızlarıyla kuş tutsalar çikamazlar. Kendilerine sorun, alacağınız hiçbir cevap sizi tatmin etmeyecektir.

    · Seçme yeteneğimiz var, fakat bazı şeyleri seçmememiz isteniyorsa bu yeteneğin ne kadar anlamı var?

    · Tanrının gerçekten varolduğunu farzedelim. Benim niye ona tapınma zorunluluğum var? Eger benim herhangi birine, bu biri benden çok daha güçlü bile olsa, tapınmayı reddetme yeteneğim varsa (eğer bunu seçebiliyorsam, böyle bir yeteneğim var demektir), o zaman bu yeteneği kullanmaktan dolayı neden ceza görmem gerekiyor? Eğer itaat istiyorsa, neden itaat etmeme yeteneğini de veriyor insana? Yok eğer başka türlüsünden zevk alamıyorsa, o zaman “Peki bu Tanrı sadist midir?” sorusu gündeme gelir.

    · Tanrı her şeyi biliyorsa (geçmis, gelecek, vs), o zaman geçmiş de, gelecek de daha yaratiliş anında belli demektir. Belli olan birşeyi değiştirmek için, kitap, peygamber, vs göndermenin mantığı ne o zaman?

    · Jean Paul Sartre’a göre, Tanrı varsa bile ona savas açıp yok etmeye çalışmalıyız, çünkü o bizim özgürlüğümüze engeldir. Tanrı varsa bile, eğer iddia edildiği gibi adilse, hür irade verdiği ve istediğini seçme yeteneğiyle donattığı kullarından, bu yeteneği kullanma hakkını esirgememelidir. O zaman kendisi iyi niyetli ve adil olmaz. Gaddar, despot ve adaletsiz olur.

    Adalet

    · Farzedelim ki bilimkurgu filmlerindeki o akıllı robotları yapacak kadar gelişti teknolojimiz. Ve bu yaptığımız robotlar hem kendi varlıklarının bilincinde, hem de hür seçimlerini yapabilecek varlıklar. Bu durumda, biz onlardan, bize köle gibi itaat etmelerini bekleyebilir miyiz? Buna hakkımız var mıdır? Bunu yaparsak, bu durumun hür insanları köle edinmekten ne farki vardır? Bu bizi, gaddar, acımasız, despot ve adaletsiz yapmaz mı?

    · Yapay zeka programları üzerine çalışan bir bilgisayar programcısını düşünün. Bir program hazırlıyor, test ediyor ve programın istediği kadar zeki davranmadığını görüyor. Bu durumda programcı kimi suçlamalıdır? Yazdığı programı mı, yoksa kendisini mi?

    · Kuran’da neden devamlı kölelerden bahsedilmektedir? (Kölelerinize iyi davranın,vs. benzeri telkinlere kuranda bolca rastlamak mümkündür). Yani kuran köleliği doğal karşılar, hatta tasvip eder görünümdedir. İnançlılar bu durumla nasıl yüzleşmektedir?

    · Kurana gore Tanrı bazılarının kalplerini mühürlemiş, onlardan imanı esirgemiştir. (Biz ateistler o kişilerdeniz belli ki). Peki bu durumda Tanrı bize haksızlık yapmış olmuyor mu? Bizim ne suçumuz vardır? Bu Tanrı’nın adil sıfatıyla çelişmiyor mu?

    · Peki ya ömrü boyunca islamla tanışmamış kişilerin ne sucu vardır? Afrika’nın ilkel bir kabilesinde doğmuş birinden Tanrı nasıl kendisine iman bekler?

    · Tanrı’nın bizi hem sevdiği söylenir, hem de hayatın bir imtihan olduğu ve eger bu imtihandan kalırsak, bunun cezasının olduğu söylenir. Yani Tanrı bizi zorla böyle tuhaf bir imtihana sokmuştur. Ve hem hadislerde hem de kutsal kitaplarda cehennemde cennettekinden çok daha fazla insan olacağı söylenir. Bu insanın sevdiği birilerine yapacağı türden birşey midir?

    · Tanrı’nın kadınlara ne garezi vardır? Neden gerekirse dövülebileceklerini söylemiştir (Nisa suresi, 34. Ayet)? Neden onlar “Aklen ve dinen eksik yaratıklardır” (Hadis, kaynak: Buhari). Neden şahitlikleri erkeğin yarısı değerindedir?

    · Bizim musluman ülkeler, Tanrı katındaki en son ve en hak dine sahipse, neden dünya üzerinde tüm müslüman ülkeler sürünmektedir? Neden gavur hristiyanlar ve yahudiler dünyayı yönetmektedir?

    · Tanrı, eğer varsa, hem varlığının tum kanıtlarını bizden gizleyip, hem de bizlerden kendisine inanmamızı beklerken ne yaptığını zannetmektedir? Kendisi saklambaç oynayan bir çocuk mudur?

    Uzaylılar

    · Eğer evrende yaşayan bizden başka pek çok uygarlık varsa (ki modern bilime gore bu kuvvetle muhtemeldir), o zaman bu uygarlıkların bir kısmı bizden geriyse bile, bir kısmı da kesinlikle çok daha ileridir. Fakat kurana göre Tanrı insanı kainatta kendisinden sonra en değerli varlık tayin etmiştir. Meleklerin ve cinlerin bile üstüne koymuştur. Peki bizden kat kat zeki ve becerikli, uygarlıkta bizden trilyonlarca yıl ileri uzaylılar varken, Tanrı bu şerefi niye bize layık görmüştür?

    · Neden kutsal kitaplarda bu uygarlıklardan bize hiç bahsetmemiştir?

    · Tanrı Adem ve Havva’yı yaratıp cennetten kovmuşken, uzaylılar nasıl olup da cennetten kovulmuşlardır? (Eğer kovuldularsa). Ya hepsi yaratılıp yaratılıp cennetten kovulmuş olmalı, ya da sadece insan cennetten kovulmuş, diğerleri kendi gezegenlerinde yaratılmış olmalı. Eğer bu ikincisi doğruysa, o zaman yine insan bunların tümünden daha ayrıcalıklı oluyor demektir. (Insanı önce cennette yarattığına göre).

    · Acaba Tanrı uzaylılara da peygamberler ve kitaplar göndermiş midir? Onları da mı cehenneme atacaktır? Bizlere huri kızları ve şaraptan nehirler vaadederken, acaba uzaylılara ne vaat etmiştir?

    Doğa ve Evrim

    · Tanrı her şeyi bir sebep için yarattıysa ve her canlının yeryüzünde bir fonksiyonu varsa, neden 60 milyon yıl önce tüm dinozorları ve o zaman yeryüzünde yaşayan canlıların %95’ini ortadan kaldırmıştır? Neden devamlı pek çok canlı türünün soyu tükenmektedir?

    · İnsan bugünkü şekliyle yaratıldıysa, bilim adamları kazı bölgelerinde neden iskelet yapısı günümüz insanına uymayan (daha bir maymuna benzeyen) fakat yanıbaşında taştan delici ve kesici aletler bulunan iskelet örnekleri bulmaktadir? (Bunların yüzlerce örneği var).

    · İnsanlar Ademle Havvadan türediyse, ve evrim, dolayısıyla da bununla baglantılı olarak “çevre koşullarına bağlı modifikasyon” diye birşey yoksa, neden dünyanın dört bir yanındaki insanların vücut özellikleri, deri renkleri vs. farklıdır?

    · Canlı türleri yaşadıkları ortamlar içinde ve son halleriyle yaratıldılarsa, neden bilimde evrim denen bir prensibe inanılıyor ve neden bu teorinin yığınla kanıtı vardır? Neden bütün saygın bilim adamlari bu teorinin doğruluğuna inanırlar? Ve neden televizyonda yayınlanan bütün doğa belgesellerinde evrim teorisine doğrudan veya dolaylı atıflar yapılmaktadır?

    · Ayrıca, Nuh Tufanı ve Yaratılışçılara Evrimle İlgili Sorular yazılarını okuyunuz.

    Mantıksal sorunlar ve paradokslar

    · Tanrı’nın kendi kendini yok etmeye gücü yeter mi?

    · Tanrı’nın ikinci bir Tanrı’yı yaratmaya gücü yeter mi?

    · Tanrı’nın birden fazla olmaya gücü yeter mi?

    · Tanrı’nın kaldıramayacağı bir taşı yaratmaya gücü yeter mi?

    · Tanrı’nın gücü yetmeyecek birşeyi yaratmaya gücü yeter mi?

    · Tanrı her şeye kadir olmamaya da kadir midir?

    · Tanrı, herhangi bir sıfatına (Tanrı’nın 99 ismi olan esma-ül hüsna’da geçen tüm isimleri birer sıfatına karşılık olduğuna göre) aykırı şekilde davranabilir mi? Davranabilirse, ve davranırsa, o zaman bu sıfatı nasıl hakeder?

    · Tanrı mantık ilkelerinin üzerinde midir? Aynı anda hem doğru olan hem de yanlış olan bir şey yaratabilir mi örneğin? Ya da daire şeklinde bir kare?

    · Tanrı evreni yaratmadan önce neredeydi? Ne yapıyordu?

    · Tanrı geleceği hem bilir, hem de değiştirebilir mi? (Değiştirirse eski bilgisi yanlış olur).

    · Tanrı düşünebilir mi? (Düşünme geleceğe ve geçmişe dairdir. Tanrı geleceği ve geçmişi bildiği için düşünememelidir. Düşünmeye kalktığında kendini yalanlar. Bu yüzden Tanrı gelecek de kurgulayamaz. Kurgularsa geleceği bilmiyordur).

    “İnançlılar İçin Düşündürücü Sorular” için bir cevap

    1. murat dedi ki:

      Yazık çok yazık inanmamak için bu kadar çabanın zeresini inanmak için harcamış olsaydın şimdi yazdıklarına nasıl gülecektim. Dediğim gibi yazık hemde çok yazık.

    Bir Cevap Yazın

    E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir